Sitede Ara

Düzenli seksin faydaları

Yapılan araştırmalar düzenli yapılan seksin sağlığa pekçok faydası olduğunu ortaya koyuyor. Düzenli cinsel hayatın kalp krizini riskini azaltmaktan, ağrı kesici etkisine kadar pek çok konuda yararlı olduğunun belirlendiği araştırmada, düzenli seks yapmanın insan sağlığına faydalı olduğu noktalar şöyle sıralanıyor...

Koku Alma Duyusu Gelişiyor

Orgazm sonrasında salgılanan prolaktin hormonu, beynin koku alma merkezini uyarıyor. Düzenli bir seks, bu merkezin düzenli olarak uyarılmasını sağlayarak koku duyusunu büyük oranda geliştiriyor.

Kalp Krizi Riski Riski Azalıyor

Seks, kardiovasküler sağlığı da güçlendiriyor. Araştırma sonuçlarına göre, haftada 3 ya da daha fazla kere seks yapan erkeklerin kalp krizi geçirme oranları daha düşük.

Güçlü Kemikler, Düzgün Vücut

Düzenli seks vücuttaki testosteron oranını da artırıyor. Bu hormon, kemiklerin güçlenmesini sağlıyor. Seks yapmak aynı zamanda karın, bacak, boyun ve kalça kaslarını harekete geçiren bir egzersiz olduğu için vücut şekli de forma giriyor. 1 kere seks yapmak, ortalama 200 kalori yakıyor. Bu da koşu bandında 15 dakika süreyle koşmaya denk.

Ağrı Kesici Etkisi Yaratıyor

Orgazm öncesi oksitosin hormonu 5 kat artıyor. Oksitosin de endorfin hormonunu harekete geçirerek migrenden arterit ağrılarına kadar birçok şikayeti hafifletiyor.
Devamını Oku

Kadınlara cinsel istek arttırıcı krem

Kadınlardaki cinsel isteksizlik sorununun çözümü için yeni bir adım daha atıldı. ABD'li bilim adamları cinsel isteksizlik çeken kadınların libidosunu artıran yeni bir merhem geliştirdi...
Virginia Üniversitesi'nde test edilen ve içeriğinde erkek cinsellik hormonu testosteron bulunan LibiGel isimli merhem kollara sürüldükten 24 saat sonra, cilt maddeyi emiyor ve kadınların daha tatmin edici bir cinsel deneyim yaşamasına yardımcı oluyor.
Merhem, seksle ilgili düşünceyi tetikleyerek etkisini gösteriyor.
Devamını Oku

Cinsel yaşamda Türk kadını mutsuz

Uzmanlar, partnerlerine karşı sevgi ve saygısı olmayan çiftlerin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamlarının olamayacağını vurguluyor. Türk kadının cinsel açıdan mutlu olmadığını belirten uzmanlar, mutluluk veren bir cinsel yaşamın eşleri daha huzurlu, mutlu ve çevrelerine karşı sevecen hale getirdiğini ifade ediyor.
Mutlu bir cinsel hayatın eşleri birbirlerine bağladığını, yakınlaştırdığını ve bütünleştirdiğini söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe, partnerlerine karşı sevgi ve saygısı olmayan çiftlerin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamlarının olmasının beklenemeyeceğini kaydetti.
Cinsel sağlık ve cinsel eğitimin, insan hayatı boyunca öğrenilmesi ve önemsenmesi gereken önemli bir süreç olduğunu dile getiren Keçe, "Türk kadınlarının cinsel olarak mutlu olduklarını söylemek güç. Çünkü toplumumuzda kadın bir cinsel varlık olarak değil, sadece erkeğin ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü, duyguları olmayan ve seksten zevk alması çok da gerekmeyen bir varlık olarak görülür. Yine yetiştiriliş tarzı da bu durumu körükler. Yetişme çağında erkekler cinsel teşebbüslerde bulunmaları için toplum tarafından teşvik edilirken, kızların cinsellikle ilgili konuşmaları ayıp ve yasaktır. Her zaman kendilerini korumak, hareketlerine dikkat etmek ve evlenene kadar saflıklarını ve masumiyetlerini korumak zorundadırlar" dedi.

Kadın Önce Kendini Keşfetmeli

Cinsel beraberlikte kadının ne istediğini, nelerden zevk aldığını söyleyemediğini aktaran Keçe, "Bu şekilde yetiştirilen ve her zaman bu tarz öğütler alan kimselerin de cinsellikten zevk almalarını beklemek hayal olur. Ancak, cinselliği yaşamak ve zevk almak kadının en doğal hakkıdır. Bu nedenle kadınlar önce kendilerini keşfetmeli, nelerden zevk aldıklarını araştırmalı ve cinsellikle ilgili doğru bilgiler içeren yayınları okumalıdırlar. Bunları her zaman eşleriyle paylaşmalıdırlar" diye konuştu.

Cinsel Eğitim Önemli

Cinsel eğitimin önce aile içinde başladığını, daha sonra okullarda öğretmen, akran grupları, doktorlar, bu alanda çalışan diğer sağlık elemanları ve medya aracılığıyla devam ettiğini belirten Keçe, toplumun genel cinsel sağlığı korumak, çocuklar ve ergenlerin erişkin yaşama sağlıklı bir geçiş yapabilmelerini kolaylaştırmak için eğitimin her geçen gün daha da önem kazandığını söyledi.

Ders Programlarında Yer Almalı

Cinsel eğitimin kademeli olarak anaokulundan itibaren biyolojik değişiklikler ortaya çıkmadan verilmeye başlanmasını önerdiklerini bildiren Keçe, ayrıca öğrencilere yönelik okul sağlık hizmetlerinin, öğretmenler ve okul sağlığı hemşireleriyle rehberlik ve danışmanlık hizmetleri çerçevesinde cinsel sağlığı daha çok kapsayacak şekilde artırılması gerektiğini vurguladı. Cem Keçe, Danimarka, Hollanda, Portekiz ve İsveç gibi Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu şekliyle okul ders programlarında cinsel eğitime yer verilmesini tavsiye ettiklerini sözlerine ekledi.
Devamını Oku

Yaşlılık ve cinsel yaşam

Genel kanının aksine uzmanlar vurguluyor: "Cinsellik doğumla başlayan, ölüme kadar süren temel bir insani ihtiyaçtır. Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne kadar sağlıklı ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da o kadar aktif olmaktadır."
Her yaşın cinselliğinin farklı olduğunu belirten Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Koçak, "Sağlıklı bir yaşlıda cinselliğin olmadığını ya da olmaması gerektiğini düşünmek, yemek yemenin, uyumanın yaşlılıkta gereksiz olduğunu düşünmek gibidir. İnsan yaşamında yeri olan böyle bir olguyu yaşlılar için yok saymak gerçekçi değildir. Yaşlılıkta cinselliğin boyutları farklıdır. Cinsel birleşme bu yaşlarda artık üreme amaçlı yaşanmaz. Yaşlılıkta cinsellik, daha çok birlikte rahatlama, gevşeme ve haz paylaşma amacına yönelik olarak kişilerin birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını ifade etmelerinin bir aracı olabilir' diyor.

Gençlik Dönemindeki Cinsellik Önemli

İleri yaşlarda tüm bedensel işlevler gibi cinsel işlevlerde de fizyolojik değişiklikler olduğunu vurgulayan Koçak, bu değişiklikleri bilmeyen ya da kabul edemeyen kişiler için çeşitli cinsel sorunlar ve doyumsuzlukların ortaya çıkabildiğini belirtti.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte, erkeklerin cinsel açıdan uyarılmaları için gereken sürenin uzadığını, sertleşmenin ortaya çıkışının daha çok zaman aldığını, kadınlarda ise östrojen hormonundaki azalmaya bağlı olarak vajinadaki kayganlığın azaldığını ve ciltte incelmelerin ortaya çıktığını aktaran Koçak, şu bilgileri verdi:
"Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne kadar sağlıklı ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da o kadar aktif olmaktadır. Fiziksel çekicilik azaldığında cinsel yaşamın da biteceğini sanılmamalı, sağlıklı ve güvenli bir ilişkide cinsel doyuma ulaşmanın tek yolunun da cinsel birleşmeden ibaret olduğu düşünülmemelidir. Yaşlılıkta ortaya çıkabilecek fiziksel cinsel sorunlar yumuşaklık, sevecenlik, güven ve tanışıklık sayesinde kolayca aşılabilir."
İleri yaşlarda cinsel etkinliğin ortadan kalkmasının nedeninin genellikle cinsel bir partnerin (eş) yokluğu ya da araya giren fiziksel rahatsızlıklar ve hastalıklar olduğunun altını çizen Koçak, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, iltihaplar, cinsiyet hormonları yetersizliği, romatizma gibi kronik fiziksel hastalıklar, tansiyon ve depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarla sigara ve alkolün cinsel sağlıkta bozukluklara yol açabildiğini söyledi.

Yaşlandıkça Cinsel İsteksizlik Olabilir

Bazen yaşlıların, kaybolmayan cinsel ilgileri nedeniyle sıkıntı, utangaçlık ve suçluluk duyabildiklerini, cinsellikle ilgili doğal ilgileri ile toplumun kendilerinden beklediği cinsellikten uzak, ciddi ve güvenilir davranışlar arasında çatışma yaşayabildiklerini vurgulayan Koçak, şöyle konuştu:
"Yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmede desteğe, cinsel istek ve aktivitenin sağlıklı yaşlanmanın bir gereği olduğunu bilmeye, yaşla oluşan fizyolojik değişiklikleri ve cinsel davranışını etkileyen hastalık ve tedavileri tartışmaya ihtiyaçları vardır. Yaşlandıkça cinsel isteksizlik olabilir. Bu normal bir durumdur. Önemli olan yaşlılık döneminin kendine özgü bir cinselliği taşıyabileceğini bilmek ve kabullenmektir. Cinsel doyum ilişki sıklığından çok, cinselliğin sevgi ve şefkat, dokunma, birlikte yatma gibi boyutlarının ön plana geçmesine izin vermekle mümkün olabilecektir."
Devamını Oku

Türk kadınları isteksiz

Araştırmalara göre, kadınların seksi istememelerinin nedeni yüzde 99 psikolojik, yüzde 1 fizyolojik nedenlere bağlı. Türkiye’de en sık rastlanan cinsel sorunun, ‘isteksizlik’ olduğunu belirten Dr. Cem Keçe, partnerler arasında ciddi çatışmalara yol açan en önemli faktörlerden birinin, eşlerin cinsel istek düzeylerinin belirgin şekilde farklılık göstermesi olduğunu söyledi.
Cinsel isteksizliğin, yeterli cinsel uyarıya rağmen cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumu olduğunu ifade eden Cem Keçe, bunun halk arasında “frijidite” ya da “cinsel soğukluk” olarak da adlandırıldığını bildirdi.
Cinsel soğukluğun nedenlerinin fiziksel ve psikolojik faktörler olmak üzere ikiye ayrıldığını aktaran Keçe, şu bilgileri verdi:
“Fiziksel ya da psikolojik nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmı erkeklerin sebep olduğu, bir kısmı kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmı da çevreyle ilgili nedenlerdir. Kadınların yaklaşık yüzde birinde gerçekten fiziksel bir problem vardır. Geri kalan yüzde 99’luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.”

Sorunlar Cinsel Hayata Yansıyor

Aşkın, kadınlarda cinsel isteği artıran bir etken olduğunu ifade eden Dr. Cem Keçe, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cinsel isteksizlik, kadının kısır olması demek değildir. Kadınların büyük çoğunluğu cinsel isteksizliklerinin gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa çoğu kez durumdan erkek kadar, hatta ondan daha fazla, kadın sorumludur. Cinsel isteksizlik genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır.”
Devamını Oku

Nar suyu Viagra'ya rakip

Erkeklerde iktidarsızlık sorununa çare olan Viagra'ya yeni bir rakip geldi; nar suyu... Bilim adamları, günde bir bardak nar suyu içmenin cinsel libidoyu artırıcı Viagra hapıyla aynı etkiyi gösterdiğini açıkladı.
California Üniversitesi’nden araştırmacı Dr. Christopher Forest tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, nar suyunda bulunan antioksidanlar kan damarlarını rahatlatan nitrik oksit değerlerini yükseltiyor, bu da kan damarlarına etki ederek iktidarsızlığı tedavi ediyor.
Devamını Oku

Doğumdan sonra cinsellikten uzaklaşmayın

Doğum yapan kadınların yüzde 90'ında cinselliğe ilişkin bir endişe söz konusu oluyor. Cinselliğe tekrar ne zaman başlanabileceği bunlardan biri. Uzmanlara göre, cinselliğe doğumu izleyen 6. haftadan sonra başlanabilir...
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın Sağlığı Uzmanı Opr. Dr. İbrahim Sözen'in verdiği bilgilere göre, emziren kadınlarda salgılanan süt hormonu, cinsel isteği azaltığından doğum sonrasında cinsellikten uzaklaşma yaşanabiliyor. Bu dönemde yüksek prolaktin (süt hormonu) etkisiyle yumurtalıklardan normalde salınan ve cinsellikte rol oynayan östrojen ve androjen hormonları baskılanır. Emzirme dönemi bittikten sonra prolaktin hormonu düzeyi normal düzeylere iner, yumurtalıkların ve yumurtlamanın baskılanması ve cinsellikte önemli hormonların yumurtalıklardan salınması üzerindeki baskı kalkar ve libido normal düzeylere çıkar. Bu dönemde cinsel istekte azalma görülebilir.

Kuruluk Sorununa Karşı Jel Kullanın

2007 yılında Journal of Sexual Medicine adlı dergide yayınlanan bir çalışmaya göre doğum yapan annelerin yüzde 90'ında cinselliğe ilişkin bir endişe söz konusu oluyor. Cinselliğe tekrar ne zaman başlanabileceği bunlardan biri. Cinselliğe doğumu izleyen 6. haftadan sonra başlanabilir. İlk başlarda vajende eskiye oranla bir kuruluk görülebilir. Bunun nedeni azalmış östrojen hormonudur. İlişkiyi kolaylaştırmak için kayganlaştırıcı jeller kullanılabilir. Doğum sonrası ortaya çıkan problemlerden biri erkeğin kadından daha fazla cinsel istek içinde olmasıdır. Erkeğin bu anlamda kadın fizyolojisini kavrayarak anlayışlı olması gerekmektedir. Annenin kendi vücut imajından memnuniyetsizliği de cinselliği etkileyen önemli bir faktör. Bu da doğumu izleyen 6. haftadan sonra ciddi bir egzersiz programı ve emzirmeyi takiben uygulanacak sıkı bir diyet ile çözülebilir.

Ağrı Cinselliği Olumsuz Etkileyebilir

Doğum sonrası cinselliği etkileyen faktörlerden bir diğeri de normal doğum sırasında vajen bölgesinde ileri düzeyde yırtılma veya kesi olup olmadığı. 2006 yılında yayınlanan bir Alman çalışmasına göre, bu tür bir travma nedeniye doğum sonrası devam eden ağrılı cinsel ilişki de cinselliği olumsuz etkiliyor. Doğumdan sonraki 6. ayda da devam eden ağrılı cinsel ilişki görülme sıklığı normal ve vajinal yırtık olmaksızın doğuranlar ile sezaryen ameliyatı ile doğuranlarda yüzde 3-4 iken, ileri düzeyde vajinal yırtık veya kesi ile doğum yapanlarda yüzde 11-14 olarak bulunmuştur. Bu nedenle anneye göre iri bebekleri olanlarda, normal doğumu ileri düzeyde yırtıklara neden olacak şekilde zorlamamak ve bu bilgileri doğum öncesi anne adayıyla paylaşmak gerekiyor.
Devamını Oku



 
^

Cinsellik ve Sağlık g